Muvazaa

Muvazaa, bir hukuki ilişkinin taraflarının, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan ve kendi aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak konusunda yaptıkları gizli anlaşma anlamına gelir.

Aşağıda konuyla ilgili karar örneğini bulabilirsiniz.

  • Muris muvazasında mirasçılardan mal kaçırma kastının ispatı ayrıca gereklidir.
  • 1. Hukuk Dairesi 2016/3889 E. , 2019/3637 K.
  • “İçtihat Metni”
  • MAHKEMESİ: ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
  • DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL
  • ÖZET: Davada, diğer mirasçılardan mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgu ortaya konulamamıştır. Kaldı ki, miras bırakanın uyuşmazlık konusu taşınmazın tamamını devredebilecekken sadece yarı payını devretmiş olması da devrin muvazaalı olmadığını göstermektedir. Öte yandan, muris muvazaası hukusal nedenine dayalı davalarda miras bırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat külfeti 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi ile Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 6. maddesi gereği davacı tarafa aittir. Y1HD 23.06.2022 E.2022/4597 – K.2022/5161
  • Dosya içeriğine göre, mirasbırakan tarafından davalı …’e temlik edilen davaya konu taşınmazların dava tarihi itibariyle keşfen saptanan toplam değeri olan 380.000,00 TL üzerinden davacının miras payına (1/5) karşılık gelen değer 76.000,00 TL olup; 2021 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 78.630.00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmaktadır. Y1HD 28.04.2022 E.2022/1045 – K.2022/3595
  • Somut olayda; tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, miras bırakanın sağlığında davacı ile davalılara taşınmazlarının büyük bir kısmını devrettiği, davacının 18.05.2009 tarihli belge içeriğinden de anlaşılacağı üzere miras bırakanın yaptığı devirlere itiraz etmediği, annesinden gelen miras hakkını aldığını açıkça beyan ettiği, tanık beyanları uyarınca anneanne …un ölümü sonrasında terekesinin paylaşılmasında sorun çıkması üzerine eldeki davanın açıldığı, miras bırakanın mal kaçırma amacıyla hareket ettiğini gösterir bir delil bulunmadığı, davacı torunundan mal kaçırmasını gerektirecek bir neden ortaya konulamadığı, miras bırakanın mal kaçırmak istemesi halinde davacı torununa da azımsanmayacak miktarda taşınmaz vermesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, kaldı ki miras bırakanın geriye taşınmazlar da bıraktığı, davalılara yapılan temliklerin muvazaalı olmadığı sonuç ve kanaatine varılmaktadır. Y1HD 7.04.2022 E.2022/2167 – K.2022/2894
  • Hukuk Genel Kurulunun 14/11/2019 tarihli ve 2019/1-479 E., 2019/1178 K. sayılı kararıyla; ”…somut olaya bakıldığında; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan eldeki davada, taşınmazın çıplak mülkiyeti tapuda satış gösterilmek suretiyle davalıya temlik edilmiş ise de devir karşılığında bir bedel ödediği yönünde savunması ve ödeme gücü bulunmayan davalının murisin eşi olduğu da gözetildiğinde yapılan devrin gerçek yönünün satış değil, bağış niteliğinde olduğu açıktır. Böyle olunca, Borçlar Hukuku anlamında muvazaa mevcut ise de muris muvazaasından söz edilebilmesi için murisin temliki yaparken mirasçılarından mal kaçırma iradesiyle hareket ettiğinin kanıtlanması gerekmektedir. Dosyadaki deliller bu açıdan değerlendirildiğinde ise öncelikle belirtmek gerekir ki, davacı tarafça miras bırakanın mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirir bir nedeninin varlığı ortaya konulup kanıtlanamadığı gibi dinlenen davacı tanıkları da temlik tarihinde murisin çocukları ile arasında mal kaçırmasını gerektirir bir durumun bulunmadığını beyan etmişlerdir.
  • Miras bırakan adına kayıtlı olan ve mirasçılarına intikal eden başkaca taşınmazlar da bulunmaktadır. Miras bırakanın mal kaçırmak gibi bir kastı olsaydı diğer taşınmazlarını da elden çıkarabilecekken bunu yapmamıştır. Kaldı ki, miras bırakanın kendilerinden mal kaçırmayı amaçladığı çocuklarına ve eşine para vermesi de hayatın olağan akışına aykırıdır. Bedeller arasındaki fark tek başına muvazaanın kanıtı değildir. 1. Hukuk Dairesi 2018/1697 E. , 2019/4044 K.
  • Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 10.09.2020 tarihli 2019/1906 Esas ve 2020/4015 Karar sayılı İlamı’nda: “…Miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur…”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer Yazılar