ASIL ALACAK TAHSİL EDİLDİKTEN SONRA FAİZ ALACAĞI TAHSİL EDİLEBİLİR Mİ? – FAİZ ALACAĞINI TAHSİL ETME ŞARTLARI NELERDİR?

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2014/9678E. 2014/11550K.

Özeti :

818 sayılı BK’nun 113. (TBK’nun 131/1. maddesi) gereğince asıl borç ifa ile veya herhangi bir suretle sona erdiği takdirde kural olarak kefalet, rehin ve diğer feri haklar da sona erer. Bu kuralın bazı istisnaları vardır. Bunlar; alacaklının asıl borcun ödenmesini kabul ederken işlemiş faizleri talep etmek hakkının saklı tutulduğunun bildirilmiş olması ve durumun özelliğinden faiz hakkının saklı tutulduğunun anlaşılmış olmasıdır.
(Karar Tarihi : 10/09/2014)

Dava: Davacı M. V. vekili tarafından, davalı H. A. aleyhine 22.07.2010 gününde verilen dilekçe ile faiz alacağına hükmedilmesinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 22.04.2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

Karar: Dava, faiz alacağı istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalının tehdit ve hakaret içeren eylemleri nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğradığını, açılan davada davalının 2.000.00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verildiğini, ilgili mahkemede dava açılırken fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunun belirtilmesine rağmen mahkemece faiz yönünden talep olmadığı gerekçesi ile hüküm kurulmadığını belirterek, İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesi kararı ile hüküm altına alınan manevi tazminatın faizinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemenin 16.10.2012 tarihli kararı ile önceki ilamda fazlaya dair talebinin de reddedilmiş olup kararın davacı vekilinin temyizi de olduğu halde Yargıtay’a onanmış olmakla ve yine faiz isteminin ilk davada saklı tutulan fazlaya dair haklar kapsamında olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, davacının temyizi üzerine Dairemizin 13/11/2013 gün ve 2013/160 E. 2013/17597 K. sayılı ilamı ile ihtirazi kayıtla yapılmış bir ödemenin olup olmadığı araştırılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir, şeklindeki gerekçe ile bozulmuştur.

Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen temyize konu kararı ile davacının davalıdan ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin alacağını tahsil etmesinin borcun sona erdiği anlamına geldiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.

818 sayılı BK’nun 113. (TBK’nun 131/1. maddesi) gereğince asıl borç ifa ile veya herhangi bir suretle sona erdiği takdirde kural olarak kefalet, rehin ve diğer feri haklar da sona erer. Bu kuralın bazı istisnaları vardır. Bunlar; alacaklının asıl borcun ödenmesini kabul ederken işlemiş faizleri talep etmek hakkının saklı tutulduğunun bildirilmiş olması ve durumun özelliğinden faiz hakkının saklı tutulduğunun anlaşılmış olmasıdır.

Dosya kapsamından davacı tarafından 21.09.2010 tarihinde ilamlı icra takibine başlandığı, 20.10.2010 tarihinde ödeme yapıldığı görülmektedir. Faiz alacağına ilişkin eldeki dava ise bu iki tarihten daha önce 22.07.2010 tarihinde açılmıştır. Şu durumda, takip ve tahsilden önce faiz istemine yönelik dava ile durumun özelliğinden faiz hakkının saklı tutulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumun gözetilmemiş olması bozmayı gerektirmiştir.

KARAR : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 10.09.2014 gününde oybirliği ile, karar verildi.

İlgili Mevzuat Hükmü :

Türk Borçlar Kanunu (Yeni)

MADDE 131 :Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur.

İşlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu faizler ve ceza koşulu istenebilir.

Taşınmaz rehnine, kıymetli evraka ve konkordatoya ilişkin özel hükümler saklıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer Yazılar